15 Mart 2008 Cumartesi

dostluk ve nietzsche



dost üzerine;


“Etrafımda her zaman birini fazla hissederim.” Yalnızlığa çekilmiş olan hep böyle düşünür.bir kere bir.. Bu zamanla iki olur.


“Ben” ve “benliğim” sık sık şunu görüşür: Bir dost olmasaydı nasıl dayanırdık? Yalnız olan için dost , daima üçüncüdür. Üçüncü bir mantardır ki iki kişi arasında başlayan bir konuşmanın devam edip derinlere dalmasını önler. Bütün yalnızlar için çok fazla derinlikler vardır. Onun için her zaman bir dosta ve onun yüksekliklerine özlem çekerler. Başkalarına olan inancımız , kendimizde olanı ve kime inanma isteğimizi ortaya çıkarır. Bir dosta olan özlemimiz bizi ele verir..


Çoğu zaman sevgi ve yalnızlık kıskançlığı atlamak isterler. Çoğu zaman tecavüz ederler ve bunu gizlemek için bir düşman ortaya çıkarırlar. “Hiç olmazsa benim düşmanım ol.” Dostluk dilemeye cesaret edemeyen gerçek saygı,böyle der. Bir dosta sahip olmayı , onun uğrunda savaşmayı göze almalı ve savaş yapabilmek için düşman olabilmeli. Dostundaki düşmana da saygı göstermeli. Dostuna, kendisine ulaşmadan yanaşabilir misin? İnsan dostunda en iyi düşmanını bulmalı. Ona karşı koyduğun zaman kalbinle ona en yakın olmalısın. Dostunun karşısında çıplak olmak mı istersin? Olduğun gibi görünmen dostuna şeref vermeli ; fakat o seni bunun için şeytana havale etmek ister. Olduğu gibi görünebilen çıldırtır. Çıplaklıktan ürkmeye bu derece mecbursunuz. Evet, eğer tanrı olsaydınız elbiselerinizden utanmaya mecbur olurdunuz.


Dostun için ne kadar süslensen azdır; çünkü onca “sen onca insanüstüne çok ve özlem ifade etmelisin. Dostunun çehresini görmek için ona uyanıkken baktın mı? Dostunun yüzünü başka nasıl görürsün. O pürüzlü ve mükemmel olmayan bir aynada kendi şeklinin görünüşüdür aslında. Dostunu uyurken gördün mü? Onun görüntüsü sana dehşet vermedi mi? Ah dostum, insan aşılması gereken bir şeydir.


Sezmek ve susmak konusunda dost usta olmalı. Her şeyi görmek istememelisin. Dostunun uyanıkken ne yaptığını rüyan meydana çıkarmalı. Senin öngörüşün, dert ortaklığın olmalı. Ta ki dostunun dert ortaklığı edip edemeyeceğini bilene kadar. O, belki sende keskin gözlü ve sonsuz bakışını seviyor. Dostuna olan dert ortaklığın sert bir kabuk altında saklanmalı ve bir dişin bu kabuğu ısırırken kırılmalı. O böyle tatlanır ve lezzetlenir. Dostun için temiz hava, yalnızlık,ekmek ve ilaç mısın? Bazıları kendi zincirlerini çözemezler fakat dostlarının kurtarıcıları olabilirler.


Köleysen dost olamazsın.


Uzaksan dost olamazsın.


Arkadaşlık var dostluk da olmalı


Zerdüşt böyle buyurdu.


Friedrich Nietzsche:15 ekim 1844’te bir alman kasabası olan röcken’de dünyaya gelen Nietzsche,luherci Protestan ,dindar bir ailenin çocuğudur.küçük yaşta babasını kaybedince ilköğretimini göreceği Noumburg’a annesi ve kız kardeşiylke yerleşir.Daha sonra 1858’de burs kazanarak gittiği Protestan yatılı okulu Schulpfortay’da üstün basarı göstererek eski yunan ve roma klasikleri üstüne temel bir eğitim aldı.1864’te aile geleneği gereği papaz olmak üzere Bonn Üniversitesi’ne gitti;ama burada filoloji bilgini Frederich Wilheim Ritschl’in etkisiyle Klasiklere ilgi duydu. Burada müzikle de uğrasan Nietzsche kompozisyon çalişmaları ardından 1868’de Prusya ordusunda askerlik yaptı.Ancak çeşitli nedenlerle bu görevinden alındı.Aynı yıl Basel Üniversitesinde filoloji profesörü olarak çalışmaya başladı. Bu yıllarda Arthur Schopenhaver’in felsefesini derinlemesine inceledi. Ertesi yıl İsviçre vatandaşı oldu ve Fransa-Prusya savaşında gönüllü olarak cepheye gitti;fakat dizanteri ve difteriye yakalanınca Basel’e geri döndü. Sağlığının giderek bozulması sebebiyle 1879’da görevinden ayrıldı. Bundan sonraki on yılını yalnız , fakat yoğun bir düşünsel çaba içinde geçirdi. Klasik filoloji’den tümüyle uzaklaşıp kendini felsefeye vermesi ve bunun yaşamında kısa ve yoğun bir şekilde yer alması, başyapıtı olan Zerdüşt’ü yazmasını sağladı. Baş yapıtta daha sonra ustalığını kanıtladığı “afrodizma üslubunu” geliştirdi.


Böyle Buyurdu Zerdüşt , Nietzsche ‘ in en temel düşüncelerinden biri olan “bengi dönüş” kavramı üzerine kurulmuştur. Her insanın yaşamımının baştan sona belirlenmiş bir bütün olduğunu , insanın yaşamını bütünlüğü içinde olduğunu,insanın yaşamını bütünlüğü içinde, olduğu gibi kabullenirse büyük bir özgürlük kazanacağını ileri süren Nietzsche ‘ye göre bu noktaya ulaşmış insan “üstinsan” olacaktır… (kum saati yay)

4 yorum:

Adsız dedi ki...

sıradan bi alman bakış açısı... tamamen nesnel ve kendince realist... bilinmeyen ancak sadece inanılan bazı değerlere karşı süslü bir saldırı ve küçümseme...

Adsız dedi ki...

bende adsız olarak yorum gönderiom ama bu üstteki adsızla aynı adsız deilim ama şu intihar ve ayrılık konusunda yorum bırakan adsızım adsızlar karışmasın çünkü üstteki adsızdan pek hazzetmedim...
ya valla blogunu gezdikçe şaşırıyorum... nietzsche ya nietzsche seviyosun...
ben dünyada insanlar tarafından yazılmış tek kutsal kitabın böyle buyurdu zerdüşt olduğunu iddia ediyorum.
harika bir zeka... harika bir dürüstlük...
o şeyhse ben müridiyim...
überübermensch...ya kimsin sen allaşkına?ben mi tam bakamıom kim olduğun hakkında hiç bi şi yokmu blogunda senle alakalı...
süpersin...hayatta iyi şanslar...
(şans kadındır ve kovalamdığın sürece peşinden gelir) nietzscheyle başladım nietzsche yle bitirdim. (p.s: yazmada kolaylık olsun die niçe die yazmak istiom nietzsche yi ama kro olduğum düşünme diye nietzsche yazıom.adının tipolojisi haricinde herbişeysi harika bu adamın be..cesediyle bile evlenirim:) sadece şaka allahım:)
kendine ii bak

gogo's junk dedi ki...

sevgili adsız, sanırım din kardeşiyiz:)

DD dedi ki...

Armağan Eden Erdem Üzerine başlığının üçüncü kısmını okumanızı öneriyorum ey müminler.